minik bir iç dökme
- semihakocadag
- Oct 5, 2020
- 1 min read

'Sırtımda çantam, bir yere ait olmadan oradan oraya savrulmayı seviyorum.'
g ö ç e b e m i s a l i
Seviyor gibiyim şu halimi, eşyalarımın her daim birbirinden uzak yerlerde bir araya gelemeyişlerini, valizimin bir köşede hep hazır duruşunu...
Sanki benliğim de öyle farklı yerlere dağılmış, bir araya gelemiyormuş gibi. Sevdiğim şehirlerde birbirine ait olmayan onlarca "ben" bırakmışım sanki. Kendimi keşfediyorum, kendimi ve hiç görmediğim yerleri özlüyorum. Günlerdir zaten beraber olduğum arkadaşlarımı özlüyorum.

20'li yaşlarım; hayatımı dolu dolu yaşamak ve yaşadığım hayata özlem duymak arası git gelle geçiyor. Zira başkalarına fazla gelse de ben her günümü gün sanki 24 saatmiş gibi yaşayarak geçirmek istiyorum efendim. Hiçbir şeyi ertelemeden. Ertelemenin ne denli ulaşılmaz bir şey olduğunu şu günlerde iyice anlamış olmamız gerekmez mi?
Gençliğimin, enerjimin, zamanımın tek bir kırıntısını bile boşa harcamak istemiyorum. Yanında kendimden uzak kaldığım kimseye saatlerimi harcamayı yakıştıramıyorum kendime.
Aksine yanında kendim olduğum, kendimi bulduğum insanlarla yıllarımı geçirmek istiyorum.

İleride bir gün, sahip olduğum en değerli şeyin "gençliğim" olduğunu fark edeceğimi, hiç bitmeyen enerjimi çok özleyeceğimi biliyorum.
Eğer bunu okuyup, imkanlar dahilinde hayatını yaşayamadığını düşünürsen, buraların öyle pek de adaletli olmadığını benden iyi biliyorsundur.
Kendi adaletini kendin yarat.
Kendi kararlarını kendin ver.
Kendi hayatını kendin yaşa.
Kendin için bir şeyler yap.
Hangi yaşta okursan oku, gençliğine sahip çık.
+ "Değiştiniz efendim siz."
- "Değiştim tabii. Hem de çok."
Değiştim efendim. Değiştim deyişimden sonra bile değiştim. Diyorum ya; kendimi keşfediyorum...
Birbirinden bağımsız gibi görünen onlarca cümle okudunuz. Kafamın içinde dönüp duran şeylerin kelimelere yansımasını...
Comments